YAPAY ZEKA SANAT ÜRETEBİLİR Mİ?
- Kent Siyaset
- 12 Kas 2019
- 2 dakikada okunur
Bir resmi gördüğümüzde hangi döneme ait olduğu, nasıl renkler kullanıldığı ya da hangi duyguları anlattığı ve neyi/kimi tasvir ettiğini merak etmekle beraber resmin ait olduğu ressamı da merak ederiz. Ya da bir şarkı dinlediğimizde, kimi zaman melodisine kapılıp içinde kaybolur, kimi zaman da şarkı sözlerinin etkisine gireriz; bir yandan ise ait olduğu sanatçıyı bilmek isteriz. Aynı şey bir hikaye için de geçerlidir, benzer etkilerle bizi etkileyen bu yapıtlar içlerinde muhakkak şu soruyu barındırır: Bu şarkı, resim ya da hikaye kimin?
Yapay zeka 21. yüzyılda teknolojik anlamda öne çıkan en büyük gelişmelerden biridir. Aslında yıllardır hayatımızda olan temel algoritmaların birçok cihazda farklı amaçlarla kullanılıyor olması çoğumuz için şaşırtıcı ya da hayran olunası gibi bir durum yaratmıyordu. Satranç oynayan ve dünya şampiyonunu yenen bir program, bize uygun tatil yerlerini öneren bir uygulama, bir sonraki film/dizi tercihimizle ilgili seçenekler sunan hatta telefonlarımızda bir nevi yardımcı görevi gören programlar hayatımızın her alanında... Akıllı teknoloji gibi farklı alanlarda hayatımızda olan yapay zeka ve kullanımı, özellikle insansız araçların yaygınlaşmasıyla, daha da ön plana çıkmaya başlamıştır.
Yapay zekanın gelişimini günlük teknolojik cihazlarda görerek bundan memnuniyet duymakla beraber onun geleceğimiz için bir tehdit oluşturabileceğini düşünenlerimizin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Yapay zeka ile ilgili daha detaylı bilgileri Yapay Zeka Yazı Dizilerimizi okuyarak edinebilirsiniz.
Bu noktaya kadar bahsi geçen “Yapay Zeka” eldeki verilerin işlenmesini, yeni verilerin öğrenilmesini ve bu verilere dayanarak yapılan iletişim yöntemlerini içermektedir. Henüz gerçek anlamda insan zekasına benzer bir yapay zeka üretilmedi. Yani doğal süreçte ilerleyen, bağımsız düşünebilen, karar verebilen ve harekete geçebilen insan zekasına benzer bir yapay zekaya sahip değiliz. Tabii bu noktada insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran konular da ön plana çıkmaktadır. Bütün canlıların temelde amacının, üremek ve hayatta kalmak olduğunu biliyoruz (bkz. Abiyogenez-10). Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli organımız olan beynimiz sayesinde ise var olduğumuzun bilincine sahip olmak, ölüm kavramının ve ölecek olduğumuzun farkında olmak gibi ayırt edici özelliklere sahibiz.
Sahip olduğumuz bu zeka ve farkındalık bizleri sanat, din, felsefe gibi aslında temel canlılık ihtiyaçlarımıza ait olmayan, fizyolojik değil de zihinsel doygunluğa ulaşmamızı sağlayan, kısaca “kendimizi gerçekleştirme ve yaşamı anlama, anlamlandırma” yolunda kullandığımız araçlara yönlendirdi. Müzik, resim, heykel, tiyatro ya da kısaca “sanat” diyebileceğimiz bu araçlar insan olarak hayatlarımıza çeşitli anlamlar katmakla beraber, hayatı anlama çabamızın da bir yansımasıdır. İşte tam da bu “sanat” kavramı, algısı ve yeterliliği (icra edebilmek) bizleri diğer canlılardan ayıran en önemli zihinsel gelişimlerden biridir.
Doğal olarak “sanat” kavramı, bizleri herhangi bir yapay zekadan da ayırabilen bir konudur. Resim yapmak, şarkı bestelemek, hikaye yazmak insanlara ait bir özelliktir -en azından şimdilik... Düşünen, farkındalığı olan bir yapay zekayla henüz tanışmamış olsak da sanat yapmaya çalışan yapay zekalar halihazırda vardır. Şimdilik başlangıç seviyesinde olsalar da resim yapmak, şarkı yazmak ve bestelemek, hatta hikaye ve senaryo yazmak gibi eylemler önümüzdeki yıllarda sadece bize ait bilişsel özellikler olarak kalmayacak gibi durmaktadır.
Commentaires