top of page

Koronavirüs’ün Beynimize Etkileri

  • Yazarın fotoğrafı: Kent Siyaset
    Kent Siyaset
  • 3 Ara 2020
  • 2 dakikada okunur

Yazan: Dr. Mert Levent Barut

Aralık 2020


Okuma Süresi3Dakikacovid-19 novel coronavirus banner with microscopic viruses

Koronavirüs en çok akciğerleri hedef alsa da böbrekler, karaciğer ve damarlar da bu virüsten olumsuz etkilenebiliyor. Bununla birlikte neredeyse hastaların yarısı baş ağrısı, bilinç bulanıklığı ve deliryum (bilinçte bulanıklık, odaklanmada sorun yaşama, garip hayaller görme durumu) belirtileri gösterdiklerinden, hekimlerde virüsün sinir sisteminde hasar yaratma potansiyeline sahip olabileceğiyle ile ilgili şüpheler doğdu.

Bu şüpheleri doğrulayan ilk bilimsel çalışma Temmuz ayında gerçekleştirildi. Covid-19 enfeksiyonu sebebiyle hayatını kaybeden bir insanın beyin dokusunda Sars-Cov-2 virüsüne rastlandı. Araştırmacılar ayrıca fare modelinde ve laboratuvar ortamında hazırlanmış sinir dokusunu da SARS-CoV-2 virüsü ile enfekte etti ve yarattığı sinir harabiyetini gözlemledi.

Virüsün bazı insanlarda beyin hücrelerine girerek kendisini çoğaltabildiğini ve sinir hasarı yaratabildiğini ispatlayan araştırmacılar, beyin tutulumu gösteren kişilerde hastalığın ölümcül seyredebileceği tehlikesine de dikkat çekiyorlar. Sadece beyin hücrelerinde koronavirüsü taşıyan fareler hızlıca kilo vererek 6 gün içinde hayatlarını kaybederken, akciğerlerinde virüsü taşıyan farelerde bu semptomlar gözlenmedi. Sinir hücresi hasarının, beyin tutulumu yapan diğer virüslere oranla daha güç keşfedilmesinin sebebi olarak ise uzmanlar, SARS-CoV-2’nin örneğin yine beyin hücrelerini tutup zarar verebilen Zika virüsünün aksine SARS-CoV-2’nin hücrelerin içinde çoğaldıktan sonra girdikleri hücreyi yok etmemesine bağlıyorlar. SARS-CoV-2 virüsü içine girdiği hücrenin oksijenini tüketerek hücrenin yavaşça ve deyim yerindeyse sessizce ölmesine sebep oluyor. Hücre parçalanması meydana gelmediği için bağışıklık sistemi enfeksiyonu saptayamıyor ve buna bir yanıt veremiyor. Dolayısıyla virüsün beyne ulaşıp ulaşmadığını saptamak zorlaşıyor.

Ancak bu virüsün hangi yollarla beyne gittiğini ya da ne sıklıkla beyin hücrelerinde yıkıma sebep olduğuna dair maalesef henüz bir bilgimiz yok. Salgının başlarından beri virüsün ACE2 adı verilen bir hücre yüzeyi proteinini kullanarak hücreye giriş yaptığı biliniyordu. Bu proteinin beyin hücrelerinde diğer dokulara oranla az bulunmasının beyni koruyan etmenlerden biri olduğu düşünülüyordu. Bu çalışmayı yapan araştırmacılar da beyin tutulumunun seyrek görülmesinden ötürü bu hipotezi mantıklı buluyorlar ve bu hastalarda tutulum sebebinin genetik yatkınlık ya da yüksek viral yük olabileceğinden şüpheleniyorlar. Virüsün beyne giriş yolu açısından en muhtemel yol ise koku almamızı sağlayan olfaktör sinir. COVID-19 hastalarında görülen koku ve tat alma kaybı da olfaktör sinirin etkilendiği ve virüsün bu yolla beyne taşınma ihtimalini mantıklı hale getiriyor.

Ancak her nörolojik veya psikiyatrik semptomu doğrudan virüsün sinir hücresi hasarına bağlamamak da gerekiyor. COVID-19 vücudun bazı durumlarda aşırı şekilde iltihabi yanıt verdiği bir enfeksiyon hastalığı. Bu iltihabi yanıtın kendisi de çoğu zaman nörolojik ve psikiyatrik semptomları açıklayabilecek bir etken. Hatta bu iltihabi yanıt bazen o kadar kuvvetli olabiliyor ki, damar içi pıhtılaşmalara ve inmelere sebep olabiliyor. Mart-Nisan 2020 tarihlerinde New-York’taki 6 klinikte yapılan retrospektif, vaka-kontrollü bir çalışmada iskemik inme geçiren hastalarda COVID-19 enfeksiyonu %43 olarak saptanırken, kontrol grubunda bu oran %18,3‘te kalmış. Zatürreye bağlı kan oksijenleşmesinin azalması ve beynin yeterince oksijen alamaması da inme için risk oluşturan başka bir etmen.

Kışın da gelmesiyle beraber pandemi hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yeniden yükselişe geçti. Aşı çalışmaları tarafından da umut verici haberler ise gelmeye devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Prof. Uğur Şahin‘in Biontech isimli şirketi son aşama çalışmalarından da olumlu sonuçlar aldıklarını ve aşıya lisans verilene kadar üretime geçtiklerini, 2020 yılının sonuna kadar yüz milyon aşıyı üretmeyi hedeflediklerini bildirdi. Umarız önümüzdeki günlerde dünya güvenli, etkili ve maliyeti uygun bir aşıyla tanışır.

Umutlu ama temkinli şekilde beklemeye devam edelim. Bu süreçte de mümkün olduğu kadar mesafe kurallarına ve kişisel hijyenimize özen gösterelim.


コメント


bottom of page