İNSANLAR DÜNYANIN MANYETİK ALANINI ALGILAYABİLİYOR!
- Kent Siyaset
- 27 Nis 2019
- 2 dakikada okunur
Biyoloji Genel Editörü Pedram Türkoğlu
İnsan beyni de proto-primat ataları gibi Dünya'nın manyetik alanını algılayabildiği tespit edildi. Jeomanyetik alanı taklit eden modifiye Faraday kafesinde, 24'ü erkek 12'si dişi toplam 34 katılımcı üzerinde EEG (elektroensefalografi) ölçümleri yapıldı ve alfa bandında (8-13 Hz) tekrarlanabilir radikal düşüşler saptandı.

EEG verileri, belirli manyetik alan rotasyonlarının güçlü ve tekrarlanabilir beyin tepkilerini tetikleyebileceğini ortaya koydu. Mevcut araştırmada kullanılan alfa-ERD (olay-bağımlı desenkronizasyon) adı verilen bir EEG modeli. Tipik olarak bir kişinin aniden bir duyusal uyaran algıladığı ve işlediği zaman ortaya çıkar. Çalışmada görüldüğü üzere beyinler manyetik alan yönündeki beklenmedik değişikliklerin “farkındaydı” ve bu alfa dalgasının azalmasını tetikledi. Basit manyetik rotasyonlara cevaben bu tür alfa-ERD modelleri, insan manevra algısı için güçlü bir kanıttır. Araştırmada elde edilen görüntüde, alfa dalgasındaki dramatik düşüşe (solda mavi/mor) şahit olabilirsiniz.
Dünya'nın manyetik alanı, çekirdeğindeki sıvı metallerin hareketi ile meydana geliyor. Yüzeydeki manyetik alanının kuvveti ise, buzdolabınızdaki mıknatıstan 100 kat daha zayıf. Geçtiğimiz yüzyılda, bakteri ve protista gibi tek hücreli mikroorganizmalardan, memelilere kadar birçok canlının bu alanı algılayabildiği gösterildi. Son dönemde yapılan en önemli keşiflerden biri ise biyolojik organizmaların manyetit adı verilen Fe3O4 bileşiğini sentezleyebilmelerinin anlaşılması oldu. Çünkü bu bileşik, yüksek derecede ferrimanyetiktir. Yani zıt yönde momentlere sahip atomları birbiri ile eşit değildir ve spontan olarak manyetik alana sahiptirler. Kısaca doğal mıknatıs diyebiliriz. Doğada bilinen en iyi manyetik bileşiklerden biridir.

İşte biyolojik olarak demirin oksitlenmesinden sentezlenen bu bileşik sayesinde bazı canlılar, manyetik alandan faydalanabilirler. Örneğin bazı kuş türlerinde, gagadaki manyetit kristaller ile retinadaki cryptochrome (CRY) proteinler etkileşir ve bu sayede manyetik alanı "görebilirler." Böylece göçlerde irtifa ve yön belirleyebilirler. Manyetit kristalleri insan beyninin birçok bölgesinde de tespit edilmiştir. Ayrıca yüksek seviyelerinin toksik etkiler bırakabildiği öne sürülse de bunun hakkında net bir bulgu yok. Dolayısıyla insandaki manyetit etkisi netleşmiş değil. Öte yandan dokudaki yüksek ferritin (Fe taşıyan protein) düzeyi de manyetik alanla ufak miktarda etkileşime girdiği için MR (manyetik rezonans) görüntülemede kontrast oluşturabiliyor.
Sonuç olarak günümüzdeki böcekler, kemirgenler ve göçmen kuşlar gibi manyetik alanı algılayabiliriz; ancak bunun bilincinde değiliz. Bu etkileşim körelmiş bir şekilde bilinçaltımızda bulunuyor. Zira milyonlarca yıldır değişen yaşam tarzımız ve bunun getirdiği fizyolojik değişimler artık jeomanyetik algının körelmiş bir manyetoreseptör olduğunu gösteriyor.
Comments