top of page

HATIRLAMAK YA DA...

  • Yazarın fotoğrafı: Kent Siyaset
    Kent Siyaset
  • 6 May 2019
  • 3 dakikada okunur

Her Şeyi Hatırlamak İster Miydiniz? Tekrar Düşünün!


Yazar Ozan Zaloğlu

Editör Çağrı Mert Bakırcı




Her şeyi hatırlamak kulağa harika gelebilir, fakat bazı şeylerin unutulması lazımdır. Peki her bir şeyi hatırlamak ne anlama geliyor?

Arabanızı nereye park ettiğinizi veya alışveriş listenizdeki o son maddeyi veya bu odaya neden girdiğinizi bir daha hiç unutmadığınızı hayal edin. Eğer şu anda DARPA'da (Savunma İleri Araştırma Tasarıları Dairesi) yapılmakta olan, hafızayı geri getirmek üzere nakledilebilir bir cihaz yapma araştırması hakkındaki basın söylentilerine inanıyorsanız, gelecekte bu hafıza sapmaları hakkında endişelenmek zorunda olmayabilirsiniz. 

Çoğu sinirbilimci, hasar gören beyin işlevlerine yardımcı olabilecek takma sinir hayalini paylaşıyor. Bunun gibi çoğu cihaz, çeşitli deney aşamalarında bulunuyor. Bozuk hafızaya sahip olan insanlara yardım etmenin ötesinde, sıradaki adım, mâkul olarak geri kalanımızın hafızalarını güçlendirecek olan, nakledilebilir 'beyin çipleri' olabilir ve gelecekte hiçbir şeyi unutmamamızı sağlayabilir. Fakat her bir şeyi hatırlayabilseydik, bu gerçekten ne anlama gelirdi?

 

Beyin nasıl hatırlar?

1950 ve 1960'larda hafıza üzerindeki ilk sinirbilimsel çalışmadan beri yapılan araştırmaların gösterdiği üzere, hafızalar beynin sadece bir bölümünde depolanmıyor. Onlar bütün beyin boyunca yayılı haldeler, özellikle de zar adı verilen bir bölgede.

Ünlü görüşe zıt olarak anılarımız, beyinlerimizde, raflarda belirli sınıflara ayrılmış kitaplar gibi depolanmıyor. Kodlama adı verilen bir işlemle, zarın çeşitli bölgeleri boyunca dağılmış öğelerden etkin bir şekilde yeniden inşa ediliyorlar.

Dünyayı gözlerimiz, kulaklarımız vb. organlar üzerinden deneyimledikçe, zardaki çeşitli sinir takımları hep beraber yanarak bu duyuların her birinden bir sinir yolu oluşturuyorlar ve bu desenleri anılara kodluyorlar. Bu yüzden belirli bir koku, pek çok yıl önceki bir anıyı tetikleyebiliyor veya bir arabanın zamansız ateşlemesinin sesi, bir savaş gazisinde panik atak tetikleyebiliyor.

Beyin zarında bulunan ve hipokampus olarak adlandırılan bir yapı, hafızada yaşamsal bir paya sahip. Alzheimer hastalığı gibi hafızayı etkileyen durumlarda hipokampusun zarar görmüş olduğunu buluyoruz.

Öyleyse unutmak, beyinde kodlanmış sinirsel yolun bir kısmını geri çağırma yetersizliğidir (geçici veya kalıcı olarak). Unutkanlığı artırmak, yaşlanma işleminin normal bir bölümüdür, çünkü sinirler sahip oldukları bağlantıları kaybetmeye ve yollar bozulmaya başlarlar. En sonunda beyin küçülür ve hatırlamada daha az etkili hale gelir. Hipokampüs, yaş ile birlikte bozulmaya başlayan ilk beyin bölgelerinden birisidir.

 

Bazı şeyler unutulunca daha iyidir.

Unutmanın, neredeyse hatırlamak kadar önemli olduğuna inanıyorum.


Beyin üzerinde çalışıyorum ve dilin, iletişimin ve bu sebeple hafızanın beyinde ve beyindeki felç ile travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi etkili hastalıklarda nasıl çalıştığını inceliyorum. İnsanın hafızası devingen (dinamik) ve esnek olduğu için, aynı zamanda yaşlanmadan ve patolojik işlemlerden kaynaklanan bozukluklara da elverişlidir.

Fakat unutmak, sadece yaşla birlikte gelen bir kayıp değildir. Hafıza işleminin normal bir bölümüdür. Başımızdan geçen birçok şeyi hatırlamamız gerekmez; iki yıl önce akşam yemeği için ne pişirdiğimiz, son beş park edişimizde arabayı nereye bıraktığımız buna dahildir. Bunlar, artık hatırlamanın gereksiz olduğu şeylere örnektir.

Ayrıca, hayatlarımıza etkin bir şekilde engel olan hatıralar da söz konusudur. Bir araştırmanın öne sürdüğü ve benim hafızayla ilgili koşullar üzerine yaptığım çalışmamın doğruladığı üzere, bazı insanlar travmatik olayları unutamıyorlar. Bu nitelik, depresyon ve TSSB'nin de dahil olduğu durumlardan kısmen sorumludur.

 

Korkunç olayların hatıraları doğal olarak kaybolmazsa, hayatlarımıza devam edebilir miyiz?

Çalışmalarımdan birinde TSSB ile ilişkili depresyon teşhisi konmuş bir hasta, savaş deneyiminin tüm anılarını ortadan kaldırmak istiyordu. Bir çatışmada iki arkadaşını kaybetmişti ve o olayı unutmakta zorlanıyordu. Görünüşe göre anıları isteyerek yok edemiyoruz.

Bana, arabasının anahtarlarını nereye koyduğunu ve çocuklarının doğum günlerini hatırlamak istediğini, fakat savaş tecrübesinin travmatik hatıralarını yok etmeyi tercih ettiğini söylüyor.

Her şeyi hatırlamak için teknoloji geliştirmek, günlük yaşamı iyileştirmek için zaman kazandırıcı ve harika gibi gelebilir. Bir randevuyu asla unutmazsınız, kaybolan anahtarları arayarak değerli dakikalarınızı asla harcamazsınız, belki önemli etkinlikleri hatırlamak için bir daha asla bir takvime ihtiyaç duymazsınız. Üstelik, elbette, nakledilebilir bir beyin çipi, hastalık veya yaralanma sonucunda anıları yok olmuş olanlar için büyük bir lütuf olacaktır. Fakat, her şeyi hatırlama konusunda bize bireyler ve bir toplum olarak unutmaya izin vermeyen bir aksilik bulunuyor. 

Mükemmel hafıza, birey ve toplumda hareketsizliğe neden olur: herhangi bir kusurun kalıntısı (kişisel veya diğerlerinin) yok olmaz ve bu yüzden onları ardımızda bırakamayız. Unutmak, yeni başlangıçlara ve kişisel ile toplumsal iyileşmeye ve bağışlamaya olanak sağlar. Bir savaş gazisi için, savaş alanındaki travmatik bir olayı geride bırakması veya kalbi kırılmış bir hayat arkadaşının, bir ilişkiyi onarması için başına gelen o olayı boş verebilmesi önemlidir. Hepimizin bazı hatıraları geride bırakmaya ihtiyacı vardır; günlük yaşamımızda detaylara fazla takılmadan büyük resmi görebilmemiz gerekir. 

Öyle ya da böyle, hiçbir zaman unutmama teknolojisi günün birinde burada olabilir. 

Hayal edilen bu harici hafıza iyileştirmesi hangi şekli alırsa alsın, hatırlamanın yeni yolunun, karşılığında bizi nasıl değiştireceğini görmek ilginç olacak.

Belki de bazılarımızın listesine bir şey daha eklemesi gerekiyordur: unutmayı unutmamak.


Kaynak: Bu yazı ScienceAlert sitesinden çevrilmiştir.

Comments


bottom of page