top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıKent Siyaset

CoÄŸrafi Ä°zolasyon, Makroevrimde BaÅŸrol Oynuyor!

Darwin, Alt Türlerin Evrimi Teorisinde de Haklı Çıktı: Coğrafi İzolasyon, Makroevrimde Başrol Oynuyor!

Bu türev bir içeriktir. Yani bu yazının omurgası,ScienceDaily isimli kaynaktan çevrilerek dilimize uyarlanmıştır; ancak "çeviri" içeriklerimizden farklı olarak, bu içerikte orijinal metin birebir korunmamıştır. Anlatım ve konu akışı gibi detaylar Evrim Ağacı yazar(lar)ı ve/veya editörler tarafından güncellenmiş, değiştirilmiş ve/veya geliştirilmiştir. Yazar, kaynaktan alınan metin omurgası üzerine kendi örneklerini, bilgilerini, detaylarını eklemiş; içeriği ve anlatımı zenginleştirmiş ve/veya çeşitlendirmiş olabilir. Bu ek kısımlarla ilgili kaynaklar da, yazının sonunda gösterilmiştir. Metnin omurgasını oluşturan kaynağı, orijinal dilinde okumak için lütfen yukarıdaki bağlantıya tıklayınız. Bu içerik, diğer tüm içeriklerimiz gibi, İçerik Kullanım İzinleri'ne tabidir. Kaldığım yerden devam et Cambridge Üniversitesi, St John's akademisinde biyolojik antropoloji dalında doktora öğrencisi Laura van Holstein, memeli alt türlerin evrimi anlamlandırmada düşünülenden daha önemli bir rol oynadığını keşfetti. Araştırma sonuçları Proceedings of the Royal Society B dergisinde yayınlandı. Yapılan araştırma, doğal çevreyi koruma taraftarları tarafından türlerin nesillerinin tükenmeye başlamasının veya yok olmalarının önlenmesinde kullanılabilecek! Van Holstein şöyle diyor: Devlerin omuzlarında bulunmak, tam olarak böyle bir şey. Darwin, Türlerin Kökeni kitabının üçüncü bölümünde, daha fazla türe sahip cinslerin daha fazla 'çeşit' içermesi gerektiğini söylemiştir. Bu sözcüğün modern karşılığı "alt tür" kavramıdır. Türler ve çeşitli alt türlerin arasındaki ilişkinin incelendiği araştırmam, alt türlerin uzun vadeli evrim dinamiklerinde ve geleceğin evrimleşmiş türlerinde kritik role sahip olduğunu kanıtlıyor. Ve bu Darwin'in de türlerin ne olduğunu tanımlarken şüphelendiği gibi hep bu şekilde süregelmiştir. Darwin'in Alt Türler Teorisi Araştırmanın önemini daha iyi kavrayabilmek açısından öncelikle taksonomi hakkında bilgilerimizi çok kısa bir şekilde tazeleyelim.

  • Türler (çok kabaca tanımlanacak olursa) benzer hayvanların birbiriyle çiftleÅŸebildiÄŸi, genleri deÄŸiÅŸ tokuÅŸ edebildiÄŸi gruplardır.

  • Alt türler bulunduÄŸu türün bütününden görünüş olarak farklı gözüken ve bulunduÄŸu türü kapsayan tüm canlılarla etkileÅŸimde bulunamayan, kendine has çiftleÅŸme aralığı bulunan gruplardır.

  • Cinsler ise benzer özelliklere sahip, birden fazla tür içeren gruplardır.

Darwin'in şüphelenip nedenini bir türlü çözemediği durumu, von Holstein bir veri modelleme yazılımı kullanarak çözdü. Eğer alt türlerin sayısının, cins içerisindeki tür sayısı ile bir bağlantısı bulunduğunu gösterebilirse, alt türlerin yeni türlerin oluşmasında bir ham madde olarak görülebileceğini de kanıtlayabileceğini düşünerek yola çıktı. Öncelikle taksonomik bilgileri kullanarak kullanarak farklı türlerle ilgili yeni bir model geliştiren vol Holstein, daha fazla türe sahip cinslerin ayrıca daha fazla alt türlere sahip olduğunu da kanıtladı. Ardından Darwin'in atmadığı bir adımı atarak, balina ve yarasa gibi karada yaşamayan hayvanların tür ve alt tür zenginliği arasındaki ilişkinin de daha sağlam olduğunu gösteren bir model tasarladı. Bir başka modelde de bir cinsteki alt türlerin sayısının bir türün zenginliğine göre tahmin edildiğini ortaya koydu. Böylece antropolog, doğabilimciler tarafından yüzlerce yıldır biriken bilgiyi, Darwin'in HMS Beagle adlı gemisiyle Galapagos Adaları'nı ziyaretinden bile uzun bir süre önce, göz önünde bulundurarak Darwin'in hipotezini doğrulamış oldu. Darwin ve Memeli Makroevrimi Darwin keşif seyahatinden döndükten beş yıl sonra 24 Kasım 1859'da yayımladığı Türlerin Kökeni (On the Origin of Species by Means of Natural Selection) adlı ufuk açıcı kitabında, organizmaların yavaş yavaş doğal seçilim adı verilen süreç ile evrimleştiğindenbahsetmiştir. Genelde "en uyumlunun hayatta kalması" olarak bilinen bu öncü çalışma, yoktan, son haliyle yaratılış kavramıyla çeliştiğinden büyük tartışmalara yol açmıştı. Van holstein şöyle diyor: Memeli türlerin ve alt türlerin arasında yaşam alanlarından kaynaklı evrimsel değişiklikler tespit ettik. Alt türlerin oluşum, çeşitlenme ve sayısal artış bakımından gösterdiği farklılıklar sonuçta onların da birer tür haline gelmesine yol açmakta. Örneğin sıradağlar gibi doğal bariyerlerle ayrılan hayvan grupları tamamen farklı evrimsel yolculuklara yönlendirilmiş oluyor. Yarasa ve yunuslar gibi uçan ve deniz memelileri bulundukları ortamda daha az fiziksel bariyerlere sahipler. Araştırma alt türlerin, türleşmenin bir erken aşaması olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği keşfine odaklandı. Van Holstein'in bu konudaki yorumları şöyle: Cevap evet. Fakat evrim farklı gruplarda aynı faktörlerle değerlendirilemez. Bunun sebebini ilk defa türlerin ve alt türlerin zenginlikleri arasındaki bağın sağlamlığını inceleyerek öğrendik. Bu araştırma, başka bir bilimsel uyarıya da yanıtlar sağlıyor: İnsanların hayvanların yaşam koşulları üzerindeki etkisi. Artık onların yaşamlarını etkilemekle kalmayacak, evrimsel süreçlerine de el atacağız. Doğal çevreyi koruma taraftarı insanlar bu bilgiyi kullanarak gerçekleştirilen çabaların nereye odaklanacağına da fayda sağlayabilir. Bu bulgular ağaçların kesimi ve orman katliamları gibi kötü etkilerin türlerin yaşam alanlarına zarar vermesini değerlendirebilmede ve bu sayede evrimsel modellerin öngörülmesinde kullanılabilecek. Bu etkiler hayvanların bulundukları alanın genişliği, yayılabilme kabiliyeti gibi özelliklere göre değişiklik gösterecek. Hayvan alt türleri yok sayılmaya çalışıyor fakat bu alt türler evrim dinamiğinin geleceğinde öcü rollere sahipler. Van Holstein şimdi de bu bulguları değerlendirerek, hem nesli tükenme tehlikesi olan türlerin ve olmayanların ne kadar hızlı oluştuğunu öngörebilmek için hangi biyolojik faktörlerin bir türün neslinin tükenmeye başlamasında eğilimli olduğunu tahmin edebilmeyi planlıyor.

7 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page