top of page

AHLAK

  • Yazarın fotoğrafı: Kent Siyaset
    Kent Siyaset
  • 18 Mar 2019
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 21 Mar 2019

Toplumsal Kurum Olarak Ahlak:

Bir toplumda ya da bir toplumsal grupta bir arada yaşamayı sağlayan, davranış birliğini koruyan ve denetleyen kurallar bütününden oluşan toplumsal bir kurumdur.

Ahlak


Toplumsal Kurum Olarak Ahlak:

Bir toplumda ya da bir toplumsal grupta bir arada yaşamayı sağlayan, davranış birliğini koruyan ve denetleyen kurallar bütününden oluşan toplumsal bir kurumdur.



Ahlak anlayışları, çağlar içinde değişiklik göstermişsede ahlakın temel özellikleri şöyle sıralanabilir:

a) Bireyin toplum içindeki davranışlarını düzenler.

b) Her toplumda iyi ve kötü kavramlarının içeriğine göre biçimlenir.

c) Ahlak değerleri toplumdan topluma ve aynı toplumda zamanla değişiklik gösterir.

d) Ayıplama, kınama ya da takdir etme, övme gibi yaptırımlara sahiptir.

e) Bir zaman ahlakın içinde bulunan kuralla zamanla hukuk kurallarına dönüşebilir.



Ahlak; belli bir toplumun belli bir döneminde, kabul edilebilir bireysel ve toplumsal davranış ilkelerini saptayan ve araştıran bilim. Sözcük Arapça hulk (yaradılıştan huy) sözcüğünün çoğuludur. Ahlak bir toplumsal kuraldır. Bu toplumsal kuralın içeriğini o toplumda geçerli olan gelenek, görenek ve alışkanlıklar belirler. Bireysel düzlemde ahlak, kişinin doğuştan ve toplumsallaşma sürecinde kazandığı huylar, davranış biçimleri ve tavırları belirten tutumlardan anlaşılır. Kapsamı ve konusunun, her döneme, ulusa ve ortama göre değişmesinin yanında, bir toplumun içindeki değişik katmanlarda da ayrı ahlak anlayışları bulunabilir. Bütün ahlak anlayışlarının varlık nedeni, kendilerini mutlak ahlak olarak geçerli kılmak çabasında yatar. Bir tür inanç olan ahlak, ancak sürdüğü zaman diliminde geçerlidir. Amaç olarak, yüksek bir yaşama biçimini dile getiren her ahlak eğilimi, kendi amacını en üstün değer olarak görür.

Öteki canlılardan düşünen bir canlı olmasıyla ayrılan insanın, bağlandığı değerler ve inançlar vardır: Tanrı inancı, politik ve ahlaki inançlar. Hemen her eyleminde iradesine dayalı seçimler yapan insan, eylemlerinde özgürdür. Bu seçmece niteliği, insana özgürlüğünü sağlar. Bütün bu özellikleri kendisinde toplayan insanın en önemli özelliği ahlaklı olmasıdır. Her insan toplumunda düzeni sağlayan ve toplumu yöneten bazı kurallar vardır. İnsan, genellikle toplum tarafından bilinen bu kurallara göre davranmaya çalışır. Toplumdaki bazı kurallara uyulmazsa karşılığında yaptırımlar uygulanır. Buyurgan olan bu kurallar, hukuk kurallarıdır. Kuşkusuz, düzeni sağlayan kurallar yalnızca bunlardan oluşmaz. Din ve görgü kuralları gibi, ahlak kuralları da toplumun işlenmesini ve sürekliliğini sağlar.



İnsan davranışlarını iyi ve kötü diye değerlendirmekten doğan ahlak, her toplulukta görülür. Çünkü kaynaklandığı yer insanın vicdanıdır. Ahlaki olanı yapmak, ahlaki olana uygun davranmak, davranışın içtenlikli ve iyi niyetli yapılmasını gerektirir. Ahlak, insanlara iyilik yapmayı bilinçli olarak isteyecek duruma yükselmiş olanlar için söz konusu olduğundan, insanlara özgü bir tutumdur. Ahlak yalnız doğru davranışı elde etmeye çalışmaz, ayrıca bunu sağlamak için gerekli olanları da araştırır.

İyi ve kötü, ahlakın temel kavramlarıdır. Vicdan iyiyi kötüyü haklıyı haksızı ayıran bir bilinç türüdür. Ahlak felsefesinin (Etik) ilk sorusu, ahlaki olanın ne olduğudur. Bu noktada, çeşitli ahlak eğilimlerinin tanımları farklıdır. İyi ve kötü karışıklığında kurulan bir ilişkide, iyi olan ahlaki olandır ama iyi diye tanımlanan davranışlar da değişiktir. Geçerli ahlak anlayışlarının ortak noktası, tümünün de iyi ve kötünün ne olduğunu bildiklerine inanmalarıdır. O halde, genelde, “iyi” toplumun koyduğu ahlak kurallarına uyma, “kötü” olansa toplumda geçerli olan ahlak kurallarına uymamadır.

“İyi” duygusundan kaynaklanan ahlak davranışı, ödev olarak bilinen şeylerle karşıtları arasındaki yaşamsal çatışmalar karşısında insanı vicdan hesaplaşmasına götürür. Ahlaki değerler ve değersizliklerle ahlak değerlendirmesinin ölçüleri, insanın kendi içinde doğup gelişir. Toplumdaki ahlak kuralları, bir bireyin ya da belli bir katmanın yararına değil, toplumun bütününün yarar ve mutluluğunu amaçlar. Bu kurallar, bireyler arasındaki birliği sağlar ve toplumun birliğini sürdürmesine yarar. İnsanın ahlakça özgür olması anlamında ahlakın kişisel olarak başlaması, ahlaki sorumluluğu da birlikte getirir.

Başlıca ahlak anlayışlarının önemlileri şöyle sıralanabilir: Haz ahlakı, haz veren her şeyin “iyi”, keder veren her şeyin “kötü” olduğunu temel alır; günümüzde yerini mutluluk ahlakına bırakmıştır. Yararlı olan şeylerin iyi, yararlı olmayanların kötü olduğunu savlayan yararcılık, ahlakın yam sıra ödev ahlakı, ahlakın temelinin ödev olduğunu öne sürer. Bu anlayışa göre, kendisine, ailesine, ulusuna ve insanlığa karşı ödevlerini yerine getiren kişi ahlaklı sayılır.

Ahlaklı olmanın iç ve dış görünüşleri vardır. İyiyi kötüden ayıran vicdan duygusunun oluşmasında din, gelenek görenek gibi değerlerin büyük etkisi vardır. Vicdanın varlığı ahlaka uygun davranışlarda ortaya çıkar. Ahlaklı olmanın iç görünüşlerinden ödev duygusunda, yapılması gereken ödevleri insana yasalar, yönetmelikler, din ya da ahlak kuralları yükler. Vicdanın iyiliğe yönelik buyrukları da bir ödevdir. Sorumluluk, özgür ve akıllı bir kişinin davranışlarından doğacak sonuçlara katlanma biçimidir. Vicdanın yargısında ortaya çıkan iç sorumluluk ahlaki olarak bireyin kendine yöneliktir. Dış sorumluluksa insanlara ve yasalara yönelik, ceza ve hukuksal sorumluluklardır. Bunlar ahlaki ve dinsel sorumlulukları ortadan kaldırmazlar. Sorumluluk duygusu gelişmiş olan toplumlarda, ahlaki dengeler de iyi gelişir. Özgürlük, saygı, özveri vb hep ahlaki davranışlardır. Ahlaklığının iç görünüşlerinin yanında ahlaklılığının dış görünüşleri de vardır.Bir uygarlık ürünü olan insanın uygarlığı yükseltmesi ve ileriye götürmesi ahlakın amacıdır. Sosyal adaleti sağlamak için ahlak ve eğitimin işbirliği yapması gerekir. Her yanda her zaman yaşamımızın içinde olan ahlak (moral), felsefe ortadan yokken vardı. Bu davranış biçimi, pratik törebilimle eşanlamlıdır. Ahlak felsefesi (etik) ise ahlak dediğimiz bu olay üzerine düşünmek, ahlak üzerinde felsefe yapmaktır. Bunun tarihi bireysel etikle başlar. Genel bir ahlak felsefesinin ilk ortaya çıkışı, Eski Yunan Aydınlanma Çağı’nda oldu. Sokrates, herkes için geçerli olan bir bilgiye ulaşılabileceğine inandı. Onun için, insanın ahlakça kendini geliştirmesiyle bilim aynı şeydir. Tüm ahlaki eylemlerimizin kaynağı bilgidir ve ahlaki eylemlerin temelinde akıl vardır. Sokrates, Stoa ve Epikuroscu ahlakın içinde yer aldığı bu ahlak anlayışı, mutlu olmak için nasıl yaşamak gerektiği sorunu sordurmaya çalışır. Bu ahlaklarda gereklilik yerine, kendi isteklerinden yola çıkan bir bireylik durumu vardır. Kant‘ın ahlakı ise bir ödev ahlakıdır. Buyurucu, gereklilik niteliğini vurgulayıcı ve sınırlamayı bir önkoşul olarak getiren bu ahlakta birey, özgürlüğünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Platon‘un (İÖ 428-348) eudaimonist ahlak anlayışına göre, gerçek felsefe ve erdem, yani tüm ahlaklılık aynı şeydir. Dört ana erdem; bilgelik, yiğitlik, ölçülülük ve en yüksek olan genel erdem adalettir. Eflatun, etikin bir karakter bilimi olduğundan söz eder. Aristoteles‘te ahlak, her şeyin yöneldiği ve eğilim duyduğu bir amaçtır. Erdem, mutluluğun en önemli ve vazgeçilmez koşuluysa etike düşen görev, erdemi oluşturan öğeleri ortaya çıkarmaktır. Aristoteles, bütün istenç dışı eğilimleri ahlaki olanın dışında bırakır.

Ahlak felsefesi üzerindeki sorgulama günümüzde de sürmektedir. Çünkü, toplumsal kaynağı, yeryüzündeki insan toplumlarının var olmasında ve gerçekleşmesinde bulunan ahlakın insan yaşamında oynadığı büyük rolün, her döneme her topluma göre yeniden açıklanması, toplumların sürekliliğiyle temelde ilişkili, yaşamsal bir gerekliliktir.

Comments


bottom of page